Haber

Uzmanlardan ‘deprem’ uyarısı: Farklı sorunlarla karşılaşabiliriz

  • News7 – ÖZEL

Arama kurtarma ekipleri bir yandan enkaz altında kalan vatandaşları tahliye etmeye devam ederken, diğer yandan yaralıların tedavisi sürüyor. Ancak uzmanlar vatandaşların ruh halinin ve psikolojisinin de değerli olduğuna dikkat çekiyor.

Haber7sorularını yanıtlamak prof. Dr. Ejder Akgün YıldırımVe Doç. Dr.Fatih Yavuzdepremzedelerin ve arama kurtarma ekiplerinin ruh hali hakkında değerli uyarılarda bulundu.

EJDER YILDIRIM: DESTEK NE KADAR HIZLI…

– BÜYÜK BİR ŞOK GEÇİRDİK, BU İNSANLARDA NASIL TRAVMA YARATIR?

Sonuç olarak bu bir doğal afettir, insanların tüm hayatını alt üst eden bir durumdur. İnanç dediğimiz her şeyin bir anda inanılmaz hale gelmesi doğaldır. Manevi sistem, kişinin hayata ve geleceğe yönelik tüm planlarını bir anda bozduğu için kendisini çok önemli bir tehlike olarak görür. Ve doğal olarak bir ekip, insanları korumak için manevi tepkiler oluşturur. Çok beklenen ve çok doğal. Ancak elbette depremler ve doğal afetler sadece bir doğa olayını değil, onu takip eden bazı toplumsal sorunları da tetikler. Bunlar arasında kişinin bu olaydan sonra alabileceği pekiştirmeler ve geleceğin sosyal ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığı burada oluşacak manevi tepkinin belirleyicisidir. Dolayısıyla depremi iki şekilde değerlendiriyoruz. Bir doğal afet anı, ikincisi ise felaketten sonra olanlar. Destek ne kadar hızlı olursa, sosyal olarak o kadar güçlenir ve ortaya çıkan manevi etki o kadar sınırlı olur. Bu yüzden sadece doğal afet olarak değil, hem doğal hem de insan kaynaklı afet olarak tanımlıyoruz.

– ÇOK İNSAN SEVDİKLERİNİ KAYBEDİYOR. BU KAYBETME KORKUSUNA NEDEN OLUR. BU DURUMLA NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİZ?

Birinci neden, özellikle böyle bir şok anında insanların hayatlarını yönetemediklerini görmeleridir. Çünkü hiç ummadığın bir anda, mümin dediğin bir ev… Başka bir plan kuruyorsun ve yarın ne yapacaksın diye planın bir anda alt üst oluyor. Sonra her şeyin bir insanın sahip olduğu her şeyi bir anda bitirebileceği gerçeğiyle karşılaşır. Ama başka bir şey olur. Özellikle bu şok için konuşmamız gereken şey, çok fazla insanın en kötü durumda olduğu ve buna doyamadığı. Ve bunun yetmediği anda, başlarına bir şey geldiğinde en yakınındaki insanları koruyabilme duygusu maddidir. Bu iki durum her an her şey olabilir; Ama ikincisi, hepsi bu kadar olunca, sanki akrabalarımı korumak için bir şeyler yapabilirim. Bu çaresizlik duygusu yarattı. Bu depremde iki şey yaşadığımızı düşünüyorum. Yaşadığımız coğrafya hiçbir zaman inançsız olmadı, yaşadığımız evler inançsız değişti. Ama depremden sonra çaresiz kaldım. Bu ikisi bir araya geldiğinde artık sanal bir kaybetme korkusu değil. Gerçek bir kaybetme korkusu. Çünkü bir deprem coğrafyasında yaşadığımız yerde insanların en çok korktukları an, yakınlarını enkaz başında bekleyip çaresiz kalma korkusudur. Tabii bu sahnelerin özellikle medyada yer alması bu durumu tetikledi.

– 72 SAAT SONRA 48 SAAT SONRA YILDIRIM ALTINDA KALINIP TUTUKLANAN KİŞİLER VAR. BU KİŞİLERİN YENİDEN HAYATA ADAPTASYON SÜRECİNDE NELERE DİKKAT ETMESİ GEREKİYOR?

Burada durum kişiden kişiye değişir. Diğer bir deyişle, bu kişilerin enkaz altında kalması, mutlaka psikolojik bir sorun yaşayacakları anlamına gelmez. Çünkü enkazda kalmayan kişinin daha çok etkilenmiş olabileceği bazı durumlar var. Örneğin kurtarma ekibinde yer almış bir kişi, kendisi için ortaya çıkan duruma dair çok daha büyük izler bırakabilir. Bu gibi durumlarda beyin sarsıntısı yaşayan, enkazda kalan veya sarsıntıya tanık olan kişiler aslında normal bir ruhani hayat yaşarlar. Çünkü yaşadıkları olağanüstü. Alışılmadık bir olaya verilen tepkileri patolojik bir olay olarak değerlendirmeyin. Ama sorun şu ki, bireylerin hayatları hızla düzene giriyor ve yaralar iyileşiyor. Enkazdan çıkan bir insandaki duruma örnek olarak konuşma konusu verilebilir. Enkazdan sağ kurtulanlar için bu kayıplar ağır kayıplar ama öte yandan bunu en güçlü şekilde düzeltecek olan dayanışma ve takviyedir. Bu yüzden elimizden geldiğince en kötüsünden çıkanlara destek olmak, yaralarını sarmak ve uzun soluklu bir destek olmak. Bu takviyeleri kesinlikle ve kesinlikle insanların onurunu gözeterek yapmalıyız. Onlara yardım ediyorsak, onların hakkını ve muhtaç olanı değil, kendi sistemlerini hızlı bir şekilde kurabilecek şekilde yapmalıyız. Bir ebeveyn çocuğu için zorlanmadan kıyafet bulabilmelidir, çünkü sarsıntıdaki hasar çok fazla etkilemez ama bir ebeveyn çocuğu için bir şey bulamazsa bu ona çok daha fazla zarar verebilir. Bu yüzden toplumsal yıkım kısmını hızla ele almamız gerekiyor. Bunu yaptıktan sonra, muhtemelen, insanlar bu ağrılardan önemli bir psikolojik etki olmadan kurtulabilirler. Bu bize, depremi yaşamayanlara bağlı. En önemlisi bu meskenleri kimler, neden inkar edenler var, burada hukuk sisteminin adalet arayışı ve buradaki savcıların hızlı soruşturması toplumun diğer kesimlerine güven verecektir. Çünkü biz de İstanbul sarsıntısını bekliyoruz.

– SOSYAL MEDYA VE TELEVİZYONDAKİ YANLIŞ BİLGİLERE MARUZ OLUYORUZ. BUNLAR İNSAN PSİKOLOJİSİNİ OLUMSUZ ETKİLER. BU DURUM İÇİN NASIL ÖNLEM ALINIR?

Felaket sahnelerinin ve yıkım görüntülerinin tekrarı elbette manevi bir etki yaratıyor. Öte yandan, daha riskli bir şey olabilir. Dezenformasyonu artıranlar arasında en değerli etkisi sınırlı bilgiye açık kalmasıdır. Afet dönemlerinde söylentiler hızlanır, bu nedenle doğru bilgi kaynakları çok değerlidir. Gerçeğe dayalı bilgi kaynakları da gerçekçi bir temelde oluşturulmalıdır. Yani sadece bu olmamalı. Mağdurun imajının yanı sıra bireylere bundan sonra ne yapılacağı konusunda bilgi verilmelidir. Özellikle bu konuda yetkililerin açıklamaları çok daha güçlendirici olacaktır. Çünkü her iki cinsiyetin de bilgisinin riskleri vardır. Depremin acısını çok fazla anlatmak bir anlamda olumsuz etki yaratıyor. Ama depremle ilgili çok olumlu haberler yapmak onu gerçeklikten koparıyor. Bu kez başka söylentiler ortaya çıkıyor. Bu bir acı, sonuçta bu acıdan daha güçlü çıkmamız gerekiyor. Yeri geldiğinde eleştiri yapılmalı, onlardan korkmayalım, o bize ait. Bunu hepimiz yaşıyoruz ama burada doğru ama özellikle ağrıyı dikkatli ve kontrollü vermek çok değerli. Acıyı da göz ardı etmeden ama dediğimiz gibi özellikle olumsuz tekrarlayan görseller yapmak gerekiyor. Kahramanlık hikayeleri bazen hoş olabiliyor ama bu sefer toplumu yabancılaştırabiliyor. Deprem bölgesinde bulunan insanların kendilerini yalnız hissetmemelerini sağlamak en değerli görevimizdir.

FATİH YAVUZ: FARKLI PSİKOLOJİK VE PSİKİYATRİK ZORLUKLARLA KARŞILAŞABİLİRİZ

– BU KİŞİLER NASIL TRAVMA YARATIR?

Bu çok büyük bir felaket. Toplumsal etkilerinin yanı sıra oradaki vatandaşlarımızın bireysel etkileri de zaman içinde büyük farklılıklar gösteriyor. İlk günlerde şok aşaması, şokta kalma, donma, o an çevredekilerle temasın kesilmesi, gerçeklik algısının bozulması gibi durumlar yaşarız. Ancak ilerleyen günlerde farklı psikolojik ve psikiyatrik sorunlarla karşılaşabilirler. Karşılaştıkları durumlar tekrar tekrar akıllarına gelecektir.

YAKINLARIMI KAYBETME ENDİŞESİYLE NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİM?

Özellikle uzun vadede bu benzer şeyleri tekrar yaşama korkusu ve değer verdiği insanları kaybetme kaygısı baş gösterecektir. En önemli adım, böylesine önemli bir yaşam tehdidi ve travma ile karşı karşıya kalan herkeste bunların normal tepkiler olduğunu bilmektir. Böyle bir durumda sorun ne zaman ortaya çıkıyor, ne zaman çıkacak? Herkeste olan bir duygu ve ruh halidir. Bunun normal olduğunu bilmek en temel bakış açısıdır. Bunun birçok insanda da olduğunu bilmek paha biçilemez. Bu nedenle bu zor dönemi aşmada en temel başa çıkma sistemlerinden biri sosyal pekiştirmeyi olabildiğince hissedebilen bir yaşam biçimine dönmektir. Mümkün olduğunca yalnız kalmaktan kaçının. Artan sosyal bağ çok değerlidir. Özellikle bir aydan sonraki süreçte sosyal desteği sıkı tutmak çok değerli.

– DEPREM MAĞDURLARINA YARDIM ETMEYE GİDENLER NASIL DAVRANIŞ VE TUTUM OLMALIDIR?

Yapılacak çok iş var. İlk aşamada hayat kurtarma aşaması vardır. Ardından medikal tedavi aşaması gelir. Onların ruh sağlığı açısından desteklenmesi, tedavi ihtiyaçlarının karşılanması… Bu gibi aşamalarda yapılacak çok iş var. Ancak özellikle orada yardım faaliyetleri yürüten işçi ve vatandaşların depremzedelerimize şefkatli ve destekleyici bir yaklaşımla yaklaşması gerekiyor. Duyguları, çaresizlikleri, anlamsızlıkları, öfkeleri, güçsüzlükleri, üzüntüleri… Onlara bu duygu ve duygular hakkında konuşma fırsatı ve tavrı sunabilmek çok değerli. Acılarını doğrudan hafifletmeye çalışacak tavsiye ve rahatlatıcı ifadeler kullanmanın her zaman olumsuz tarafları vardır. İçimizde onları teselli etme dürtüsü yükseliyor ama buna yer açmak ve acılarının gerçekten büyük olduğunu, çok zor durumda olduklarını ve yanlarında olduğumuzu hissettirmek gerekiyor. Temel yaklaşım bu olmalıdır. En azından acılarını paylaşabilecekleri birinin olduğunu bilmek çok değerli.
Yardım gönüllülerinin ve oradaki grupların kendilerini savunmaları çok değerli. Orada şiddetli ağrı yaşayan vatandaşlarımızla sürekli temas halindeler. Bundan dolayı orada çalışan çalışanlar ruh sağlıkları açısından kendilerini korumakta ve bu kadar ağır acılar ile rekabet etmeleri onları bu duruma sokacaktır. Yardım gruplarının birbirini güçlendirmesi çok değerli. Biz buna ikincil travmatizasyon diyoruz. Çünkü travma sadece olayı yaşayanlarda değil, olayı sık sık ve tekrar tekrar yaşayan kişilerde de ortaya çıkar.

ermenek-ajans.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort